30 Temmuz 2012 Pazartesi

SÜTLÜ DOMATES ÇORBASI

           İftar sofralarımızın vazgeçilmezidir çorbalar. Demiştim ya arşivimde biriken tariflerim var diye işte bunlardan birisi sütlü domates çorbası. Fotoğrafını çekeli o kadar çok oldu ki bekliyordu yazık sizlerle paylaşılmak için. Arşivimde daha ne fotoğraflar var ben bile unutmuşum inşallah hepsini paylaşacağım tarifleriyle. Aman bu günlerde benim iki şekerim pek uslular( nazar değmesin ) , hem yaz hem ramazan rehaveti onları da etkiledi mi ne ??? maşallah... Bende fırsattan istifade hem bunları paylaşayım  hemde yeterince ilgilenemediğim bloguma ve sizlere vakit ayırayım dedim, şimdi düzenleme yapma zamanı...
İki şekerim, tatlı cadım ve yaramaz palyaçom :)
        Evet gelelim çorbamıza. Benim çok sık yaptığım ve ailecek çok sevdiğimiz bir çorba. Kışında yazdan kavanozladığım domateslerle de sıkça yaparım. Genelde domates çorbalarına krema konmazsa süt az da olsa katılır. Ben krema yerine süt kullanmayı ve miktarını fazla koymayı seviyorum. Bir de böyle deneyin bakalım sevecek misiniz. Hepimize bu mübarek ramazan ayında bereketli sofralar diliyorum sevgiler....

MALZEMELER:
  • 4-5 adet domates
  • 2 yemek kaşığı tereyağ ya da margarin( isteyenler sıvı yağ da kullanabilir )
  • 1 yemek kaşığı un
  • 1 su bardağı süt
  •  3 su bardağı su
  • tuz
  • kaşar peyniri, kuru nane
 YAPILIŞI:
  1. Öncelikle tencerede tereyağını ve unu karıştırarak iyice kavurun.
  2. Salçayı da ekleyin ve iyice karıştırın.( Salçayı renk vermesi için katıyoruz çünkü sütten dolayı rengi daha açık görünecektir .)
  3. Domateslerin kabuklarını soyun, rendeleyin ve tencereye ilave edip bir kaç dakika kavurun.
  4. Suyu ve sütü de ilave edip kaynayıncaya kadar karıştırmaya devam edin. Bu arada damak tadınıza göre tuzu ekleyin. Karıştırmayı bırakıp kısık ateşte 4-5 dakika kadar daha pişirip altını kapatın.
  5. Hiç pürüz kalmaması için blendırdan geçirin.
  6. Çorba kasesine alıp üzerine rendelenmiş kaşar peyniri ya da kuru nane ile servis edin. Afiyet olsun...

26 Temmuz 2012 Perşembe

MutluMutfaklar'da Ramazan Bir Başka!


Ramazan gelince sofralar şenleniyor, en zorlu yağlar Fairy ile kolayca temizleniyor. Siz de mutlumutfaklar.com’dan lezzetli tarifleri takip edin, bulaşıklarınızı Fairy ile temizleyin!

Mutfaktaki en büyük yardımcınız Fairy'nin hazırladığı mutlumutfaklar.com, ramazanda da işinizi kolaylaştırmaya devam ediyor. Birbirinden lezzetli iftar yemekleri ve sahur önerileri mutlumutfaklar.com’da bir ay boyunca en büyük yardımcınız oluyor. Siz hanımlar için birçok seçeneği bir arada sunan MutluMutfaklar, “İftara ne pişirsem?” sorunuzu cevaplıyor. Size de sadece damak tadınıza göre istediğinizi seçmek kalıyor.

Bu sene ramazan yine sıcak yaz aylarına geldiği için soğuk çorbalar adeta bir kurtarıcı gibi… İşte MutluMutfaklar’dan hem pratik hem de lezzetli bir tarif olan soğuk dırma çorbasının yapılışı:

Soğuk dırma çorbası

1/2 kg yoğurt
2 su bardağı buğday
1/2 demet maydanoz
2 çay kaşığı tuz

Buğdayı yarım saat haşlayın. Ocağın altını kapatıp soğumaya bırakın. Ardından yoğurdu ayran kıvamından koyuca sulandırıp buğdaya ekleyin. Tuzu katıp birkaç dakika karıştırdıktan sonra üzerini maydanozla süsleyerek servise hazır hale getirin.

Soğuk dırma çorbası ve lezzetli daha birçok tarife mutlumutfaklar.com’dan ulaşmak mümkün. Marifetli hanımlar tarifler sayesinde lezzetli yemekler yapıyor ve kalabalık iftar davetleri düzenleyerek sofraları şenlendiriyor. İş bulaşığa gelince de en zorlu yağlar Fairy ile temizleniyor. Fairy Platinum, özel formülü ve 3 bölmeli sıvı içeriği sayesinde hem bulaşıklardaki hem de makinenizdeki yağları temizleyip bulaşıklarınızı pırıl pırıl yaparken siz sadece sevdiklerinizle birlikte iftar sofranızın keyfini çıkarırsınız.



Ramazana özel sürprizlerinden faydalanmak için siz de Fairy’yi Facebook sayfasından ve mutlumutfaklar.com’dan takip edin, temizlik gücünü daha yakından tanırken aynı zamanda hediyeler kazanın!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

ÇİKOLATA SOSLU KEDİDİLLİ TATLI


Veee Evimize Döndük...
      Bu sene ki Giresun gezmemizi de tamamladık böylece... Geçen hafta babamız da geldi yanımıza ve ailecek bir arada girdik Ramazan Ayı'na hayırlısıyla, sonra hep beraber geri döndük serin Giresun'dan sıcak Çorlu' ya :) Allah'tan efil efil esen bir  balkonumuz var yoksa hiç durulmaz bu sıcakta hele ki bir de oruçlu oruçlu  gerçekten Allah yardım etsin... Bu sıcaklarda oruç tutan herkesin tek derdi benim gibi çok susuyor olmaktır eminim ama Allah onun da sabrını veriyor değil mi ...

      Hem sıcak hem de oruç kafayla Giresun' da yaptıklarımızı ve çekildiğimiz fotoğrafları düzenleyip yazmak o kadar zor geldi ki bana onları şimdilik paylaşamayacağım. Arşivimde de oldukça tarif birikti, hepsini düzenleyip paylaşacağım inşallah. Şimdi gelelim tarifime... Kedidili bisküvisi ve çikolata sos ile bir de hemen kafamdan bir muhallebi pişirip yaptım ve fotoğrafladım sizler için. Bu hafif ve bir o kadar da lezzetli  tatlımın tarifine buyrun bakalım. Hepinize tekrar hayırlı ramazanlar, sevgiler.

MALZEMELER:
  • 6 su bardağı süt
  • 3 yemek kaşığı un (tepeleme)
  • 3 yemek kaşığı nişasta (tepeleme)
  • 7 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 yemek kaşığı margarin
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kedidili bisküvisi
  • 1 bardak süt ve iki yemek kaşığı toz şeker ( kedidillerini ıslatmak için )
  • 1 paket çikolata sos
YAPILIŞI:
  1. Derin bir tencereye sütü, unu, nişastayı, toz şekeri ekleyin ve orta ateşte koyulaşana sürekli karıştırarak pişirin. 
  2. Muhallebi kıvamını alıp göz göz olduktan sonra margarini ve vanilyayı ekleyin, karıştırıp altını kapatın.
  3. Bir bardak süt ve iki yemek kaşığı toz şekeri, toz şeker iyice eriyene kadar karıştırın.
  4. Geniş bir tepsiye (yalnız kenarlarının yüksek olması lazım) kedidili bisküvilerini teker teker, sütün içinde bekletmeden batırıp çıkararak yan yana ve boşluk kalmayacak şekilde dizin.
  5. Çikolata sosunu da paketin üzerinde ki tarife göre hazırlayın ve soğuması için bekletin.
  6. Kedidili bisküvilerinin üzerine önce muhallebiyi dökün ve eşit şekilde dağıttıktan sonra çikolata sosunu dökün. Soğuması için buzdolabında beklettikten sonra dilimleyerek servis edin. Afiyet olsun :)
NOT: İsterseniz üzerine hindistan cevizi, çekilmiş yeşil fıstık ya da fındık dökerek de servis edebilirsiniz.

19 Temmuz 2012 Perşembe

MISIR UNLU PATLICAN KIZARTMASI ( HAMSİ PATLICAN )


GİRESUN 'DAN HEPİNİZE SEVGİLER...
     Evet iki şekerimle birlikte Giresun'da annemlerdeyiz. 15 gündür mis gibi tertemiz Karadeniz havasını soluyoruz yani... Karadeniz'de olup da buraya ait yöresel bir tarif vermemek olmaz tabi. Ben daha önce yaptığımda çekmiştim bu fotoğrafları, koşturmaktan ve gezmekten paylaşmak şimdiye kısmet oldu ama iyi de oldu. 
      Adının kızartma olarak geçtiğine bakmayın aslında çok az yağ ile tavada çevrilerek pişiriliyor.  Piştikten sonra ki görünümünden dolayı hamsi tavaya benzediği için hamsi patlıcan diye isimlendirenler de var bu yemeği. Patlıcan gibi taze fasulye ve taze bezelye de aynı şekilde pişiriliyor ve ben hepsini çok seviyorum doğrusu...
       Zaman su gibi akıp geçiyor değil mi. Hayırlısıyla bir Ramazan Ayı'na daha kavuşuyoruz. Hepimize ve tüm müslüman alemine hayırlı ramazanlar diliyor, Giresun dönüşü görüşmek üzere diyorum. Sevgiler...
          
MALZEMELER:
  • 5-6 adet patlıcan
  • 1 buçuk su bardağı mısır unu
  • tuz
  • 6  yemek kaşığı sıvı yağ
sarımsaklı yoğurt sosu için;
  • 2 su bardağı yoğurt
  • 2 diş sarımsak
  • kırmızı pul biber, nane
  • tuz
YAPILIŞI:



1. Öncelikle patlıcanları alacalı soyun ve biraz tuzlu suda bekletin. Patlıcanların boyu uzun olanlarını ortadan ikiye kesin. Sonra patlıcanları kalın olan tarafından ince tarafına doğru uzunlamasına artı şeklinde ama diplerinden ayrılmayacak şekilde dörde kesin.


2. Bir tencereye su koyun ve kaynatın. Patlıcanları kaynayan suyun içine atın ve patlıcanlar yumuşayıncaya kadar haşlayın.

3. Haşlanan patlıcanları sudan çıkartın ve sularının süzülmesi için bekletin.



4. Patlıcanları elinizle hafifçe(kalan sularını almak için ) sıkın.

5. Mısır ununa damak tadınıza göre tuz ekleyip karıştırın, geniş bir kaba dökün ve patlıcanları iyice mısır ununa bulayın.





6. Teflon bir tavaya ya da düz kapaklı bir balık  tavasına 3 yemek kaşığı sıvı yağı koyun ve mısır ununa buladığınız patlıcanları yan yana dizin.

7. Tavayı ocağın üzerinde ara sıra çevirerek yani tavanın yerini değiştirerek patlıcanların iyice kızarmasını sağlayın.


8. Patlıcanların bir tarafı iyice kızardıktan sonra diğer tarafını da aynı şekilde kızartmak için kapak yardımı ile patlıcanları çevirin. Çevirmek için düz kapağı tavanın üzerine kapatın ve kapaktan tutarak tavayı ters çevirin. Kapak sayesinde patlıcanları dağılmadan çevirmek kolay olur. Düz kapağınız yok ise düz bir aynı boyuttaki düz bir tabak da olur.



 9. Tavaya tekrar 3 yemek kaşığı sıvı yağ koyun. Patlıcanların  pişen  yüzü   üste  gelecek  şekilde yavaşça kapağı  hafifçe  eğip  kaydırarak ( yanda ki gibi ) tavaya tekrar  koyun.  Yine tavayı  çevirerek  aynı şekilde patlıcanları  kızartın.   




10. İki tarafı da kızarmış olan patlıcanları yanında sarımsaklı yoğurt ile servis etmek için sarımsakları ezin ve damak tadınıza göre tuzunu da ilave edip yoğurda karıştırın. İsteğinize göre yoğurda kırmızı pul biber ve nane de ekleyin. Afiyet olsun.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

ŞEFTALİLİ ve JÖLELİ İRMİK TATLISI


DOST DEDİKLERİ...
Genç adamın biri, dermiş babasına her gün;
"Benim de dostlarım var, sende ki dost gibi"
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki..."
Devam eder durur konuşma...
Aralarında başlar bir tartışma, karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna,
"Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna."
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuvala hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
Evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; "Haklıymışsın baba" der.
"Dost yok mu? bu dünyada ne sana, ne de bana."
Baba "Hayır evlat" der, "Benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı al da bir kerede git ona."
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
"Baba, işte dost buymuş" diye konuşunca,
Babası; "Daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana..."
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen dost;
"Git de söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasını böyle iki
tokada!"

Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile
sana sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı..
Dost dediğin; fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok; dost matematiksel olmalı;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalı...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...

Mevlana

        Ne de güzel anlatılmış dostluk değil mi... Ama her zaman çıkar mı insanın karşına böyle dostlar... Çıkmaz elbet. Çıkınca da kıymetini bilmek lazım dostların. Hele bizim gibi gurbetçi olan, gurbette yaşayanlar için gerçek dost paha biçilmezdir. Blogumu takip edenler mutlaka bilirler can dostlarımız Çiğdem ve Ercan'ı... Ercan'ın Van'a tayini çıkması sebebi ile ayrıldılar buradan. Aklıma bile getirmek istemediğim veda gününü yaşadık geçtiğimiz cuma akşamı. Çok ağladık hele şekerlerim iç çeke çeke ağladılar Çiğdem Yengeleri ve Ercan Amcalarının ardından, çok zor geldi bu ayrılık bize çokkk.... Onlar bile anladılar artık herşeyin eskisi gibi olmayacağını... Allah izin verirse her zaman görüşürüz, elbet bir araya geliriz, hatta bu ağlaşmalarımıza ne çok güleriz ama beraber gülüp beraber ağladığımız, herşeyimizi paylaştığımız, günün her hangi bir saatinde kapısını çaldığımız  ya da aynı şekilde kapımızı  çalan alt komşumuz olmayacaklar artık :( Buna alışmaya çalışıyoruz şimdilik ama sizi şimdiden çok özledik :( ...


     Yazacak çok şey vardı kafamda ama bundan sonra düğümlendim sanırım. Şeftali sevmeyenler için istediğiniz herhangi bir meyveyi kullanabileceğiniz bir tatlı. Hadi buyurun bakalım tarifime...

MALZEMELER:
  • 1 litre süt
  • 10 yemek kaşığı irmik
  • 10 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 paket vanilya
  • 50 gr. margarin 
  • 7-8 adet kakaolu bisküvi
  • 1 paket  tart jölesi
  • 1 adet şeftali
YAPILIŞI:
  1. Tencereye sütü, irmiği, toz şekeri koyun ve koyulaşana kadar karıştırın. Koyulaştıktan sonra margarini ve vanilyayı ekleyin, margarin eriyince altını kapatın.
  2. İrmik tatlısının yarısını, ben kelepçeli bir kalıp kullandım ama olmayanlar borcama dökün, üzerine bir sıra kakaolu bisküvileri dizin. Kalan irmik tatlısını da bisküvilerin üzerine dökün ve kaşık yardımı ile yayarak düzeltin. Biraz soğuması için bekletin.
  3. Şeftaliyi ikiye kesin ve yarım ay şeklinde dilimleyin.
  4. Şeftali dilimlerini istediğiniz şekilde irmik tatlısının üzerine dizin.
  5. Tart jölesini üzerindeki tarife göre hazırlayın ve şeftalilerin ortasına yavaş yavaş dökün jöle yanlara doğru yayılacaktır.
  6. Soğuması için buz dolabında bekletin ve soğuduktan sonra dilimleyerek servis edin.
Yanında mutlaka dondurma ile denemenizi tavsiye ederim. Afiyet olsun :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...